Yeni Şafak yazarı Şahap Kavcıoğlu: 2019 yılında ekonomik görünüm nasıl olacak?
AKP’ye yakın duran düşünürlerin görüşlerine her fırsatta yer vererek, ParaAnaliz’in içeriğini zenginleştirmek ve okurlarımızın değişik fikirleri tadarak daha doğru kararlar vermesine yardımcı olmak isteriz. Yeni Şafak Gazetesi’nin değerli yazarı Şahap Kavcıoğlu küresel siyasi konjünktürden TCMB para politikasına kadar uzanan kapsamlı bir 2019 değerlendirmesi yaptı. Kritik paragraflar şöyle:
Yeni yıla girerken üzerinde en çok durulan konu “belirsizlik”. İş insanları, dünyada ve Türkiye’de yaşanacak siyasi ve ekonomik gelişmeleri tahmin etmek, projeksiyonlarını da ona göre yapmak istiyorlar. İşte bu bağlamda önce dünyada neler bekleniyor bir bakalım;
2019 yılında, ABD dışındaki ülkelerin pek çoğunda ekonomik büyümenin hissedilir biçimde yavaşlaması bekleniyor. Dünya ekonomisinde büyük pay sahibi olan Çin’de, Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda, Japonya’da ve daha birçok ülkede ekonomik büyümenin azalacağı tahmin ediliyor.
ABD’de, 10 yıllık hazine tahvil faizleri FED’in faiz adımlarını yavaşlatmasıyla %3’ler seviyesine yakın seyredecek. Bu durum tüm dünyada doların zayıflamasına neden olacaktır.
ABD, 31 Mart 2019 tarihine kadar eğer bir anlaşma olmazsa, Çin’den ithal edilen 200 milyar dolarlık üründen aldığı vergi oranını %10’dan %25’e çıkaracak. Orta vadede ABD-Çin ticaret savaşının devam etmesi bekleniyor. Kısa vadede ise bir çözüm olasılığı zayıf gözüküyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal gevşemeyi sonlandırıp, 2019 yılında Fed gibi parasal sıkılaştırmaya başlayacağı kesin gibi. ECB’nin faiz oranlarını 2019 yılının son çeyreğine doğru 25 baz puan artırması bekleniyor.
Başta Çin olmak üzere Uzak Doğu ekonomilerinden de çok olumlu sinyaller gelmiyor. ABD ile olan ticaret savaşı sonrasında Çin’deki durgunluk ihtimalleri daha da artmış durumda.
Rusya’da ise, ABD’nin yaptırım tehditleriyle oluşacak jeopolitik gerginlikler hem ekonomik hem de siyasi olarak bölgede etkisini gösterecek.
Yine 2019 yılındaki sermaye akımlarının GOÜ’ler için çok destekleyici olması beklenmiyor.
Diğer taraftan siyasi cepheye bakıldığında; Kasım’daki ABD kongre seçimleri, Euro Bölgesi’ndeki yoğun bir seçim takvimi ve siyasi olaylar nedeniyle, özellikle Avrupa Ekonomisi gerilmeye devam ediyor. Kötümser senaryoda Almanya, Fransa ve İtalya’da politik riskler öne çıkabilir. 2019’da Brexit sürecinin gelişimi en önemli unsur olacak.
2019’da Türkiye’de gözler, 31 Mart’taki yerel seçimlerde ve bölgemizdeki jeopolitik gelişmelerde olacak.
Öncelikle sınırlarımızda cereyan eden olaylar 2019’da da aynı şekilde devam edecek gibi duruyor. Özellikle ABD’nin Suriye’den çıkma kararı ve sonrası yaşanan gelişmeler karşısında ülkemizin takınacağı tavır çok önemli. TSK’nın Suriye’de oluşacak otorite boşluğuna müsaade etmeyeceği kesin.
İran ambargosu konusunda Türkiye’ye tanıdığı bazı muafiyetler için ABD’nin daha kısıtlayıcı kararlar alması durumunda, 2019’da bölgede istikrar ve barış adına sıkıntılar yaşanabilir.
Türkiye’nin Rusya’dan sipariş ettiği ve ABD’nin iptal edilmesini istediği S400 füzeleri yıl sonuna doğru teslim edilmesi bekleniyor. ABD bu durumu sorun yapmaya devam edecektir.
Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinde en tartışmalı konularının başında gelen vize serbestisi konusu da 2019 yılının kritik süreçlerinden biri olacaktır.
Diğer taraftan, Orta Vadeli Program’ın yerini alan Yeni Ekonomi Programı’na göre 2019 dengelenme yılı olacak. %2,3 büyüme, %15,9 enflasyon, %12,1 işsizlik hedefleniyor. İhracatta 182 milyar dolar, ithalatta 244 milyar dolar beklenirken, bütçe açığının milli gelirin %1,8’i, cari açığın GSYH’ya oranının %3,3 seviyesinde olması bekleniyor.
Öte yandan, enerji ithalatçısı bir ülke olarak petrol ve enerji fiyatlarında gözlemlenen gerileme bizim açımızdan avantaj yaratan bir gelişme olacaktır. Enerji maliyetinin gerilemesi, Türkiye’nin döviz açığının azalacağı anlamına gelmektedir. Yani, böyle giderse 2019 yılı cari açık tahmini 17 milyar dolar düzeyinde gerçekleşebilecektir.
Enflasyon, kur artışı nedeniyle çıktığı seviyelerden alınan kararlar sonucu üç ay gibi kısa bir sürede 5 puan düşerek yılı %20,3 ile kapattı. Enflasyonun gerilediği ortamda TCMB para politikasındaki sıkı duruşundan taviz vermeden devam edecektir. Zira %24 politika faizi, %20,3 enflasyon dediğimiz zaman; 375 baz puanlık enflasyon farkı bizi diğer gelişen ülkelere göre daha iyi bir reel faiz seviyesine getirecektir.
Ancak, enflasyondaki düşüşün teyit edilmesi ile yılın ikinci çeyreğinde en az 200 baz faiz indirimine gidilebilir. Enflasyonun seyrine ve iç talepteki daralmanın şiddetine bağlı olarak, faiz indirimleri üçüncü ve dördüncü çeyrekte de devam edebilir. Son çeyreğe kadar en az 500 baz puan faiz indirimi olabilir.
Sonuç olarak; 2019’daki gelişmeler sadece içsel reformlara değil, küresel gelişmelere de büyük ölçüde bağlı olacaktır. Finansal istikrar korunduğu takdirde, Türkiye gelişmekte olan ülkelerden pozitif olarak ayrışmaya devam edecektir.
Sursa:paraanaliz.com