Süt ve et üretimi ithalatla artıyor

SETBİR’in raporuna göre; 2018 yılında süt ürünleri ihracatı azalırken, ithalat arttı. Kırmızı ette ise 2018’de yapılan canlı hayvan ve et ithalatıyla 2019’a stokla girilmesini sağladı.

Ali Ekber YILDIRIM

İZMİR- Türkiye’nin süt ve kırmızı et üretimi 2018’de ithalatla arttı. Süt üretimi yüzde 10 artarken aynı dönemde kırmızı et üretiminin yüzde 3.5 oranında artacağı tahmin ediliyor. Türkiye Süt; Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği’nin (SETBİR) yayınladığı „Süt ve Et Sektörlerinde 2018 Yılı Değerlendirmesi ve 2019 Yılı Beklentileri Raporu”na göre, 2018 yılında süt ürünleri ihracatı azalırken, ithalat arttı. 2018 yılında 120 bin baş süt hayvanı (düve) ithalatı yapıldı. Kırmızı ette ise 2018’de yapılan canlı hayvan ve et ithalatıyla 2019’a stokla girilmesini sağladı.

Bakanlığın süt primi artışına destek

Söz konusu raporda, Türkiye Süt;Et,Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, 2018 yılı süt sektörü ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:”Geçen yıl, yüzde 3,2 oranında protein ve yüzde 3.6 oranında yağ değerlerine sahip çiğ süt için Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından belirlenen litre tavsiye fiyatı, 1 Ocak-31 Ocak 2018 tarihleri arasındaki dönem için 1,40 TL idi. Bu tavsiye fiyatı, 1 Şubat-30 Haziran 2018 tarihlerini kapsayan dönem için 1,44 TL oldu; buna 0,09 TL soğutma bedeli eklenerek, tavsiye fiyat toplamda 1,53 TL/Litre olarak belirlendi. Ardından, 15 Ağustos-31 Aralık 2018 tarihlerini kapsayan dönem için ise 1,70 TL/litre olarak ilan edildi. 2018 yılının sonuna geldiğimizde Tarım ve Orman Bakanlığı, üretici, sanayici ve tüketici ile enflasyonla mücadeleyi hep birlikte kollayan bir ilke imza attı. Hem üreticinin artan maliyetler karşısında girdiği sıkıntıya, hem içinde bulunduğumuz koşullarda pazarın daralması ile sanayicinin hammadde maliyetlerine omuz vermeye, hem de tüketici fiyatlarına destek olmak üzere, çiğ süt destekleme bedellerini 25 kuruşa yükselterek ciddi bir piyasa regülasyonu modeli ortaya koydu.”

Süt ürünleri ihracatı azaldı ithalat arttı

Süt ürünleri ihracatının 2018 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 2.7 oranında daraldığına dikkat çeken Tezel:” Bu daralma ile sektörün ihracat cirosunun da yüzde 5 oranında düşerek 320 milyon dolar seviyesinde gerçekleşeceği görülüyor. 2017 yılında 191.638 ton karşılığında 335 milyon 341 bin dı-olar tutarında süt ürünü ihracatı gerçekleşmişti. Bu da süt ürünleri sektörünün 2018 yılını 320 milyon USD seviyesinde bir ihracat tutarı ile kapatacağını gösteriyor. İthalatta ise 104,2 milyon dolar ile 2017 yılına oranla yüzde 15.25 bir artış söz konusu. 2018 yılında yüzde 70’i genç düve ve yüzde 30’u gebe olmak üzere 120 bin baş süt hayvanı ithal edildi” dedi.

2019’da neler olacak?

Çiğ süt üretiminin 2019 yılında, 2018 yılına göre yüzde 7 oranında artmasını beklediklerini vurgulayan Tezel, süt sektörü ile ilgili beklentilerini şöyle anlattı:” Türkiye süt ürünleri ihracatının 2019 yılında, 2018 seviyelerinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. İhracatımızın artması, rekabet gücümüzün artmasına bağlı. Rekabet gücümüzü artırmaya yönelik bir toparlanma ise ancak çiğ sütte kalite-fiyat dengesi ile oluşacak. Bu kapsamda verilecek ihracat desteklemeleri de elimizi güçlendirecek. ”

Kırmızı ette yüzde 3.5 artış

Kırmızı et üretiminin 2017 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 4 oranında azalarak 1 milyon 126 bin ton olarak gerçekleştiğini hatırlatan Tezel:” 2018 yılının ilk üç çeyreğinde ise 859 bin ton kırmızı et üretilmiş olup, bu miktar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3.36 oranında bir artışa karşılık geliyor. Buradan hareket ile 2018 yılı sonunda kırmızı et üretiminin yaklaşık yüzde 3.5 oranındaki artış ile 1 milyon 165 bin ton olmasını öngörüyoruz. Ülkemiz kırmızı et üretiminde yeterli hayvan kaynağına sahip olmadığı için vatandaşın daha hesaplı kırmızı et tüketmesi amacıyla son iki yılda zorunlu olarak yüksek miktarlarda yapılan ithalat bir bakıma meyvesini göstermeye başladı. 2018 yılı sonu itibariyle kırmızı et arzında bir sıkıntı yok. Kişi başı kırmızı et tüketiminde 14,7 kg seviyesine geldik. Dünya kırmızı et üretiminde %1,5 pay ile 11. sıradayız.” bilgisini verdi.

İthalatla oluşan stok

Kırmızı ette 2018 yılında piyasanın regülasyonunu sağlamak üzere yapılan ithalatın, 2019 yılına stokla girilmesini sağladığına dikkat çeken Tarık Tezel şu değerlendirmeyi yaptı: „Şimdi ihtiyaç olan damızlıkların belli bir plan dahilinde temin edilerek, kendine yeten bir kırmızı et sektörü için 2020 sonrası planlarımızı yapmalıyız. Dolayısı ile bu yılın hedefi 1,5 milyon ton et üretimi olmalı. Ancak bu üretimi gerçekleştirebilmek için her şeyden önce besi hayvancılığında verimlilikleri artırmak gerekiyor. Bugün 250 kg olan ortalama karkas ağırlıkları 300 kg’a çıkarmalı, karkasta kemik oranı ise kombine ırklarda yüzde 17’ye, etçi ırklarda ise yüzde 15’e düşürülmeli. Bu hedef, yurtiçi kırmızı et üretimde en temel önceliğimiz olmalı.”

Hedef ve beklentiler

Türkiye Süt;Et,Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR)’nin yayınladığı „Süt ve Et Sektörlerinde 2018 Yılı Değerlendirmesi ve 2019 Yılı Beklentileri Raporu” nda 2019 yılına ilişkin hedef ve beklentiler ise şöyle sıralanıyor:

– SETBİR olarak en genel ve temel beklentimiz, uzlaşma içinde, asgari müştereklerde birleşen, nihai tüketicimizin sorumluluğunu birlikte paylaşan, uluslararası pazarlarda rekabet hedeflerine birlikte odaklanan ve kalite bilinci ile ortak hedeflere birlikte inanmış bir sektörel iklime kavuşmak.

– Süt sektörünün en temel sorunu, istikrarlı ve hayvan besleme maliyeti ile ilişki kuran bir fiyatlama ve destekleme modelinin kurulamamış olması.

Çiğ süt fiyatı yılda bir kez belirlensin

– Önerimiz, çiğ süt tavsiye fiyatının, bir taban fiyat olarak yılda bir kez belirlenmesi ve takvim yılı boyunca ülkemizin her yerinde uygulanmasının sağlanması. Bu taban fiyat ile birlikte taban kalite (yağ, protein, mikrobiyolojik yük) değerleri de açıklanmalı. Fiyat, “toplanmış ve soğutulmuş” süt fiyatı olmalı.

– Mevsimsellik nedeniyle oluşan arz-talep kaymalarını telafi edecek (müdahale alımı gibi müdahale satışını da öngören) bir müdahale sistemi kurulmalı. Süt fiyatı ile hayvan besleme maliyeti arasında karşılıklı bir değer (parite) belirlenmeli ve yıl boyunca bu paritedeki sapmaları telafi edecek bir “çiğ süt destekleme” sistemi oluşturulmalı.

– Çiğ sütün toplanmasında, süt hijyeni riskleri ve toplama maliyetlerini yükselten uygulamalar israfa yol açıyor. Süt, sağımından itibaren en geç iki saat içinde + 4 C’ye soğutulmalı. Ancak merkezi toplama yerine, kapı kapı süt toplanması nedeni ile mikrobiyolojik yükün artması, sütün niteliğinin bozulmasına neden oluyor. Bunu önleyebilmek için sütün üretildiği yerleşim merkezlerine süt toplama ve soğutma merkezleri kurulmalı. Üretici, sütünü bu merkezlere mutlaka kendi getirmeli. Sıcak süt, destekleme kapsamından çıkarılmalıdır.

Kişi başına kırmızı et tüketimi 25 kilo olmalı

– Kırmızı et sektöründe ise kesimden başlayarak tüketiciye kadar olan zincirde, kayıt dışını destekleyen, haksız rekabete yol açan, halk sağlığını tehdit eden ivedilikle iyileştirilmesi gereken uygulama alanları mevcut.

– Kesim standartları ve karkas sınıflandırması belirlenerek kalite odaklı, haksız rekabeti önleyici, tüketici memnuniyetini hedefleyen uygulamalara geçilmeli. Eski, hijyen şartlarından yoksun, çevre duyarlılığı olmayan mezbahalar çağın ve yasaların gereklerine uygun hale getirilmeli.

– Sektörde kesimhaneler ile perakende satış noktaları arasındaki aracılar yasal düzenlemeler ile ortadan kaldırılmalı. Hayvan pazarlarında denetimler standart bir sisteme kavuşturulup sıklaştırılmalı.

– Et ve et ürünleri sektörü, küresel tarım ve gıda içinde en hızlı gelişen alt sektörlerden birisi olarak kabul ediliyor. Uzmanlara göre, yetişkin bir birey günde 70 gram kırmızı et tüketmeli. Bu hesapla yüksek genç nüfus oranımızı da göz önüne alırsak 80 milyonluk nüfusumuza göre yılda ortalama kişi başı 25 kilo kırmızı et tüketmemiz gerekiyor.

– Bu süreçte, teşvik ve destekleme amaçlı tüm girişimlerin odağında kalite ve verimlilik olmalı. Bu gelişmelerin istenen sonucu vermesi ile besi hayvancılığı ve et üretimi için umut vaat eden bir geleceğin bizi beklediği inancındayız.

Yem üretimi teşvik edilmeli

– Diğer yandan hayvancılıkta en önemli yetiştirme unsuru, kaliteli ve yeterli miktarda kaba ve kesif yem ihtiyacının karşılanmasıdır. Yurt içi üretim yeterli değil. İhtiyaç büyük oranda ithalat ile karşılandığından, dövize bağlı istikrarsız bir piyasa hüküm sürüyor.

– Kesif yem üretiminin yüzde 60’ı ithal girdilere dayanıyor. Çiğ süt ve kırmızı et maliyetlerini önemli ölçüde etkileyen yem fiyat istikrarı için yem sektörü desteklenmeli.

– Kaba yem ihtiyacının karşılanması için hayvancılığa dayalı yem bitkisi üretimi teşvik edilmeli.

– Meraların, ihtisas sahibi üreticilere, ıslah şartıyla kiralanacağı bir düzen getirilmeli.

Alınması gereken 4 önlem

Raporun sonuç bölümünde yurtiçi hayvan kaynağını geliştirmek ve bugün 80 milyon olan, 2023’te 87 milyon, 2050’de 105 milyon olması öngörülen nüfusun kırmızı et kaynaklı hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayısının artırılması, bunun için de hayvancılığa yatırım yapılmasının şart olduğu ifade ediliyor. Alınması gereken önlemler ise şöyle sıralanıyor:

1- Kayıt dışını ortadan kaldırmalıyız.

2- Fiyat istikrarını sağlamalıyız.

3- Arz-talep dengesini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmalıyız.

4- Süt ve et ürünlerine yönelik bilgi kirliliğini gidermeliyiz.

Sursa: dunya

Lasă un răspuns