Prof Seyfettin Gürsel: Durgunluk derinleşiyor, gelecek belirsiz

2019 yılında ekonomik aktivititenin daralacağını tahmin eden uzmanlara Betam Başkanı ve saygın akademisyen Prof Seyfettin Gürsel de katıldı. T24.com.tr makalesinde […]

2019 yılında ekonomik aktivititenin daralacağını tahmin eden uzmanlara Betam Başkanı ve saygın akademisyen Prof Seyfettin Gürsel de katıldı. T24.com.tr makalesinde Gürsel  “Alınan çeşitli teşvik kararlarına rağmen daralmanın bir ya da iki çeyrek daha devam etmesi çok muhtemel” ifadesi kullanırken, IMF’nin  çözüm olacpaı da inanmıyor.  Prof Veysel Ulusoy ve  Mafgi Eğilmez gibi önde glen ekonomistler de “Zor 2019” tezine katılıyor.

Prof Seyfettin Gürsel: Son çeyrekte daralma derinleşecek

Betam Ekonomik Büyüme ve Tahminler: Aralık 2018 Notu ise daralmanın 4.çeyrekte şiddetlenerek devam etmekte olduğunu söylüyor. Çeyrekten çeyreğe daralma yüzde 1,9 olarak tahmin edilirken, yılllık bazda büyüme yüzde 2,3 oranında negatife dönmüş durumda. Alınan çeşitli teşvik kararlarına rağmen daralmanın bir ya da iki çeyrek daha devam etmesi çok muhtemel.

Sıkıntılı ve belirsizlikle dolu bir yıla giriyoruz

Yeni yıla girerken yukarıda kısaca hatırlattığım temel koşullarda dikkate değer bir iyileşme yok. Yüksek enflasyon-yüksek faiz koşullarında iç talepte canlanma mümkün değil. Üstelik enflasyonda ortaya çıkan sıçrama özel kesim ücretlerinde ciddi reel kayıplara neden oldu. Durgunluk ortamında bu kayıpların kısa sürede telafi edilmesi olanaksız.

Enflasyon, gerek kur baskısının gevşemesi gerek eksik talep nedeniyle düşüşe geçmiş durumda ama kimse yükseldiği gibi inmesini beklemiyor. Tekrar tek hanelere dönüş uzun zamana yayılacak. Bu hedefe varabilmek için de Merkez Bankası’nın fonlama faizini adeta üfleyerek aşğıya çekmesi şart. Aksi takdirde kurun zemberiğinin yeniden boşalma riski var. Kısacası uzun süre yükek reel faiz ile yaşayacağız.

Kimi bankaların biriken konut stoklarını eritmek için giriştikleri düşük faiz politikası ancak iflasları frenleyebilir. Bu bankalar batık kredilerini kurtarma peşindeler ama bunu yaparken piyasa faiziyle olan farktan kaynaklanan maliyetin bir bölümünü müşterileri olan konutçuların üstlenmelerini şart koşuyorlar. Bu planın yeni konut yatırımlarına faydası yok.

Maliye politikası da bıçak sırtında. 2017’de olduğu gibi bol kepçe para dağıtmak mümkün değil. Bu durumda Hükümet yaraya ancak melhem olacak teşviklerle yetinmek durumunda kalıyor. Tüketim vergi teşvikleri ile gelir vergisi ve sigorta prim destekleri uzatıldı, işsizlik tazminatı bir nebze artırıldı. Ancak bu teşviklerin mali disiplini riske etmeden uzun süre uygulanması mümkün değil.

Sadete gelirsek, bu koşullarda iç talebin önümüzdeki bir ya da iki çeyrek boyunca azalmaya devam ettikten sonra uzunca bir süre durgun seyretmesini bekliyorum. Bu durumun ihracat çekişli bir büyümeye geçiş için fırsat yarattığı iddia edilebilir. Ancak kur etksi kaybolduktan sonra ihracatın kalıcı bir şekilde artması için yüksek teknoloji ya da yüksek katma değer içeren malların üretmine ihtiyaç var. Bu da bugünden yarına olacak bir şey değil.

Prof Veysel Ulusoy:  2019’u parlak bulmuyorum

Bianet’in “Uzmanlar dördüncü çeyrekte ve 2019’un ilk çeyreğinde daralma öngörüyorlar. Önümüzdeki dönemleri siz nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Prof Ulusoy şu cevabı verdi:

Yatırım harcamaları temel olarak sermaye birikimimin değişiminden kaynaklanır. Yani sermaye birikimindeki, sermaye oluşumundaki birikmenin diğer adı yatırım harcamalarıdır. Yatırım harcamaları bir dönem önce negatife düştüyse bunu zincir şeklinde birkaç dönem yani birkaç çeyrek görmek olası. Zaten 2019’da eğer dışsal sermayeyi yani dış borcumuzu çevirecek ortamı yaratamazsak, kaynak bulup durumu düzeltemezsek zor bir yıl bizi bekliyor demektir.

457 milyar dolar kamu ve özel sektör dış borcumuzu çevirmemiz lazım. Ödememiz lazım demiyorum bakın. Türkiye gibi ülkelerde hiçbir zaman bu durumu sıfıra indirgemek mümkün değildir. Ama borcu çevirebilecek döngüyü, ucuza çevirebilecek döngüyü yaratmamız lazım.

“2019’u pek parlak bulmuyorum”

2019’u pek parlak beklemiyorum ben. Umarım iyi olacaktır ama düşünün siz, ücretlerin enflasyonda eridiği, ücretlerin faizle kaybolduğu bir ortamda tüketim harcamalarını yükseltmek imkansızdır.

Bir ülkede milli geliri yükseltecek en büyük etken, bir ülkede ekonomik krizden çıkışın en büyük etkeni hane halkının tüketim harcamalarıdır. Bu çerçeveden ben 2019’u pek sağlıklı görmüyorum.

Mahfi Eğilmez:  2019’da slumpflasyon

Eğilmez yeni blogunda şunları kaydetti: Türkiye, 2018 yılının sonlarına bu görünümle giriyor. Yılın son çeyreği için beklentiler büyümenin yerini küçülmenin alacağı yönünde.

2019 yılında düşen büyüme hızının yaratacağı ivme kaybıyla bir miktar gerileme olması beklense bile enflasyonun yüksek düzeyde kalacağı, işsizliğin, düşen büyümenin etkisiyle artışını sürdüreceği tahmin ediliyor. Buna karşılık düşen büyüme hızı, cari açığın daha da düşmesine yol açacak.

Avrupa Merkez Bankası’nın parasal gevşemeyi sonlandırdığı ve 2019 yılında Fed gibi parasal sıkılaştırmaya başlayacağı dikkate alınırsa bizim gibi dış finansman ihtiyacı içindeki ekonomilerin kaynak maliyetinin ciddi biçimde artacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Böyle bir gelişme zaten düşmekte olan büyümeyi daha da olumsuz etkileyebilir.

Bu gelişmeler ışığında büyümenin 2019 yılının ilk iki çeyreğinde eksi olması oldukça yüksek bir olasılık olarak karşımızda duruyor.

Sursa: paraanaliz

Lasă un răspuns