Bu mızraklar o çuvala sığmaz Nihat Kaşıkcı

 

Kamuoyuna yansıyan iddialar yenilir yutulur gibi değil. Öyle birkaç gizli tanığın beyanlarına dayandırılmıyor o suçlamalar.

Savcılık soruşturması; MASAK raporları, onlarca tanık ifadesi, bizzat CHP ve İBB içinden şahısların ifadeleri, kendisinden rüşvet ve haraç istendiğini dile getiren müteahhitlerin iddiaları ve nihayet güvenlik birimlerinin teknik takibi gibi, çok sayıda delile dayanıyor.
Gün geçmiyor ki, İBB ekseninde yaşanan yolsuzluk, rüşvet, irtikâp, haraca bağlama, gazetecileri maaşa bağlama, kişisel verilerin hukuksuz yere toplanması ve sonucu belirsiz mecralarda değerlendirilmesi çabaları ortalığa saçılmasın…

Bir de ‘bantlamalı toplantılar’ çıktı piyasaya… İmamoğlu ve etrafındaki çekirdek kadronun, lüks bir otelde 46 kez gizli toplantılar yapması, bu toplantılar için güvenlik kameralarına uygulanan bantlı karartmalar ve nihayet, otele getirilen kocaman bavullar meselesi…

ÇEYREĞİ BİLE DOĞRUYSA

Hepimizin başı döndü. Neredeyse ipin ucunu kaçıracağız. Öylesine yaygın ve derin suçlamalar saçılıyor ki ortalığı, insan düşünmeden edemiyor:
Bu işi takip eden savcı, bunca olay arasındaki bağlantıları nasıl kuracak? Çok sayıda ismin karıştığı dehşetengiz iddiaları, nasıl yerli yerine oturtacak?
Dahası, davaya bakacak mahkeme hâkimleri, böylesine yaygın ve büyük hacimli suçlamaların olduğu davayı, nasıl zihinlerinde toparlayıp hüküm tesis edecek?
Eğer ortalığa saçılan iddiaların çeyreği bile doğruysa, tarihin gelmiş geçmiş en büyük yolsuzluk zinciriyle karşı karşıyayız demektir.
İşin bir tarafında, böylesine karışık ve zorlu bir yargılama süreci var.
Diğer tarafına gelince…
Başta Genel Başkan Özgür Özel olmak üzere, CHP yönetimi, davaya konu olan inanılmaz sayıdaki iddiaların hepsini bir torbaya doldurmuş, davayı ‘bir sonraki Cumhurbaşkanının önünü kesme davası’ diye pazarlamaya çalışıyor.

KURGU ÇOK ÖNCEDEN YAPILMIŞ

Biraz geriye gidelim… CHP, ortada seçim filan yokken, durduk yere Cumhurbaşkanı adayı belirleme derdine düştü. Hem de fena halde aceleleri vardı.
Üstelik, CHP’nin son kurultayına dönük akçeli-şaibeli iddialar, bizzat CHP’liler tarafından mahkeme salonlarına taşınmışken…
Dahası, Ekrem İmamoğlu’nun şaibeli şekilde elde ettiği üniversite diploması, meselenin kamuoyu gündemine taşınmasıyla birlikte, ilgili üniversite tarafından iptal edilmişken… Yani İmamoğlu’nun, 4 yıllık fakülte mezunu olmamasından sebep, Cumhurbaşkanı adayı da olamayacağı bilinmesine rağmen…
Doğrusu bu aculluğa, o dönemde fazla bir anlam veremedik. CHP’nin her zamanki ‘abesle iştigal’ vaziyetlerinden birisidir, diye düşündük.
İmamoğlu ve ekibinin, anılan ağır suçlamalar sebebiyle tutuklanması ve yürütülen soruşturmanın derinliği, olmayan Cumhurbaşkanlığı seçimi için aday belirleme saçmalığının sebebini izah ediyor.
Belli ki CHP mahfilleri, İmamoğlu ve çekirdek kadrosu hakkında yürütülen savcılık soruşturmasından erkence haberdar olmuş. Tabi, savcılığın elindeki bilgi, belge ve tanıklıkların, öyle hafife alınacak ve üzerine başarılı bir savunma kurgulanacak şeyler olmadığını da idrak etmişler.

SAVUNAMIYORSAN SALDIR

Eh, somut suçlamaları çürütecek savunma mümkün olmayınca, meseleyi siyasîleştirmenin en akıllıca yol olduğuna karar vermişler. Ki, olmayan seçim için, Ekrem İmamoğlu, hayli büyük bir patırtı/gürültüyle ve tek başına girdiği korsan önseçimle, 2028 seçimlerinde CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olarak açıklandı.
İşin özeti, yaklaşan yargı süreci için bir ön alma çabasına girilmiş. Koskoca CHP ve teşkilatları da bu komedi tiyatrosuna figüran yapılmış.
Genel Başkan Özgür Özel, Ekrem Başkanını aklayıp paklamak uğruna, şehir şehir dolaşıyor, CHP saflarını sıklaştırmak üzere mitingler yapıyor. Buralarda ve diğer vesilelerle yaptığı her konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘karşısında mutlak kaybedeceği en büyük rakibi İmamoğlu’nu saf dışı bırakmak’ gayesiyle, Ekrem Başkanı hapse tıktırdığını iddia ediyor.
Belki 50’den fazla aleni tanığın olduğu… Bizzat İmamoğlu’nun göreve getirdiği bir Genel Müdürün itirafçı olup, çok ciddi bilgiler verdiği… MASAK raporlarının, inanılmaz para trafiğine dair deliller sunduğu… İmamoğlu ekibi tarafından maaşa bağlanan ‘Saraçhane Bülbülü’ gazetecilerin, kendilerine yönelik iddialar karşısında sessizliğe büründüğü bir ortamda…
Özgür Özel çıkıp, “Tüm iddialar, 4 tane gizli tanığın iftiralarına dayanıyor…” diyebiliyor.

YA GÖMLEĞİNE ÇORBA DÖKERSE

Ekip, lüks bir otelde 46 kez toplantı yapmış… Otelin kameraları, İmamoğlu’nun özel korumaları tarafından bantlanarak, toplantının kimlerle yapıldığına dair karartma uygulamış… Kocaman kocaman bavullarda otele ‘bir şeyler’ taşınmış… Ne olduğu bilinmeyen o şeyler için, CHP yetkilileri ‘jammer’ taşıma iddiasını dillendirmiş. Ki, bu jammer işi de hayli su götürür bir mesele… Nitekim söz konusu otel yönetimi, otelde hiçbir zaman iletişimin kesintiye uğramadığını açıkladı. Yani jammer kullanılsaydı, tüm elektronik araçların devre dışı kalması gerekirdi.
Tüm bu abukluklar ortadayken, Özgür Özel, “Bütün polisler cebinde bant taşır. Korudukları kişiler çorba içerken üzerine döküp rezil olmasınlar diye kameraları bantlarlar…” diyebiliyor.
Yetkisiz jammer kullanmak suç olduğu halde, İmamoğlu’nun güvenlik tehdidi altında olduğunu, herhangi bir saldırıya karşı tedbir olarak jammer kullandıklarını, hatta ‘herkesin jammer kullandığını’ iddia etme cüretinde bulunuyor.
Yahu tehdit varsa, devletin güvenlik birimlerine haber verilir, gereken koruma protokolleri uygulanır.
Tehdit varsa, kameralar susturulmaz; tam tersine, belki ilave kameralar konulur ki, herhangi bir saldırı girişimi takip ve kayıt altına alınabilsin.
Tehdit varsa, İBB Başkanının toplantıları, olur olmaz yerlerde gizli gizli yapılmaz; bizzat kendi makamında veya makam olarak kullandığı belediye mekânlarında yapılır.

BU MIZRAKLAR O ÇUVALA SIĞMAZ

Asıl can alıcı soru şu: İmamoğlu ve ekibi, anılan otelde 46 kez kimlerle buluştu. Buluştuğu kişiler içinde, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı misyon şefleri veya istihbarat örgütleri temsilcileri de var mıydı?
Dahası, jammer olduğu CHP tarafından iddia edilen o bavullarda, mesela dijital kayıtlar filan mı vardı?
Şayet çok daha vahim bir vaziyet söz konusu değilse, CHP’liler niye başlı başına suç olan ‘jammer ipine’ sarıldılar?
Sayın Özgür Özel, ortada kocaman kocaman mızraklar var. Ve bunca çok, kalın ve uzun mızraklar, ‘gömleğine çorba dökme’ veya ‘DEAŞ saldırısına karşı tedbir’ gibi komik ve zayıf çuvallara sığmaz. Boşuna zorlama, Sayın Özel…
Yazık oldu CHP’ye…
Bir muhterisin kişisel ikbal hırsı uğruna, koskoca parti harcandı.
Oy veren seçmenler, şimdilik zayıf savunmalarınızı ‘tutunacak dal’ gibi görse de, bir zaman sonra iddianame ortaya çıkıp, tüm iddialar delilleriyle birlikte kamuoyu gündemine sunulduğunda, rüzgâr böyle esmeyecek.

Nihat KAŞIKÇI
office@sozmedia.ro
02.05.2025

Lasă un răspuns