Âhir Nihat Kaşıkcı

İrfan geleneğimiz, kişinin bugün sahip olduklarının yarın elinden çıkabileceğini işaretle, “Ne oldum deme, ne olacağım de…” öğüdünü verir. Derviş gönüller ise, “Günün hayrolsun…” dileğine, “Akıbetimiz hayrolsun…” karşılığını verir.
Bir de, “Zulüm ile abat olanın Âhiri berbat olur…” özdeyişimiz var.
Bu dünyadan bir Sırrı Süreyya Önder gelip geçti.
Siyasî görüşlerimiz hiçbir şekilde benzeşmese de son yıllardaki duruşunu ve çizgisini takdir etmediğimi söylersem doğru olmaz.
Evet, bölücü terör hareketinin siyasî uzantısı olan bir partide, uzun yıllardır etkili görevlerde bulundu.
Türkmen kökenli olmasına rağmen, Kürt ayrılıkçı hareketinin içinde yer aldı.
Türk Solu çizgisinden gelerek PKK uzantısı partiye monte olup, partinin Kürt kanadından bile daha uç söylemlerde gezinen diğerleri gibi olmadı, Sırrı Süreyya Önder.
Son 6 aydır, ‘Terörsüz Türkiye’ çabaları bağlamında gösterdiği samimi gayretler, vicdan sahibi herkes tarafından takdir edilmiş olmalı.
Bilhassa Türk Solu kökenli bazı ‘mikserler’, Öcalan’ın ‘PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi’ çağrısını eğip bükmeye ve sulandırmaya çalışırken; Sırrı Süreyya Önder, bir yerde gövdesini taşın altına koyarak, Öcalan’ın, yazılı metindeki ifadelerinin dışında hiçbir talimat veya beklentisi olmadığını, tam bir kararlılıkla dile getirdi. Bu duruşun ne ölçüde kıymetli olduğu, yakın gelecekte daha iyi anlaşılacaktır.
HEP ‘YERLİ’ OLDU
Serencamını yakından takip etmemiş olsam da Sırrı Süreyya Önder’in, siyaset yaptığı zemindeki bir yığın ‘çıkıntı’ tiplere inat; bu ülkeye, bu topraklara ve bu millete gönül bağıyla bağlı olduğuna dair emareleri hep hissettim.
Nüktedan konuşmalarına, emperyalistlerin klişeleri sızmamıştı. Konuşurken, ‘İngiliz muhipleri’ veya ‘Amerikan mandacıları’ ağzıyla konuşmuyordu. Ses tonuna ve sözlerine, deyim yerindeyse Anadolu irfanı sinmişti.
Bunlar, kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldığı günden bugüne kadar, onun hakkında zihnimde oluşan kanaatler.
Bir de toplumun kanaati var. Ki, kişinin ‘Âhiri’ hakkında, deyim yerindeyse ‘icma’ hükmü taşır.
Hastaneye kaldırıldığı günden, Türk Bayrağına sarılı tabutu başında kılınan cenaze namazına kadar geçen süreçte, kendi siyasî ve toplumsal çevresinin çok ötesinde bir hüsnü kabule mazhar oldu, Sırrı Süreyya Önder.
Devletin zirvesinden, sokaktaki vatandaşa kadar herkes, onun sağlığına kavuşması için dua etti. Vefatından sonra da, üç-beş internet zibidisi dışında herkes rahmet diledi.
YA AHİRİNDE ÇAMURA SAPLANANLAR?
Siyaseten zıt köşelerde olmalarına rağmen, MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ve diğer MHP yöneticileri, Önder için samimi dileklerle hüsnü şahadette bulundu.
İnancımıza göre, vefat eden birisi hakkında kamunun iyi tanıklığı, kişinin makbul olmasına delalet eder.
Siyasî çizgisi bize uymasa da… Bulunduğu siyasî partinin meşruiyeti, bizim nazarımızda hep eksik olsa da… ‘Âhir’ demde Sırrı Süreyya Önder, bizim dünyamız da dâhil, her kesimden iyi tanıklık ve dua aldı.
Acaba diyorum… Hayatı boyunca ‘Siyasal İslamcılığın’ ekmeğini yedikten sonra… Gele gele gelip, Müslüman hassasiyetleri yüksek bir Cumhurbaşkanına karşı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, kendi parti genel merkezlerinde ve ‘Mücahit Kemal’ sloganları eşliğinde Cumhurbaşkanı adayı ilan edenlerin ‘Âhiri’ ne olacak?
Merhum Sırrı Süreyya Önder’e, Yüce Allah’tan rahmet ve merhamet diliyorum.
PROVOKASYON
Sırrı Süreyya Önder için İstanbul AKM’de düzenlenen anma törenine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan fizikî saldırıyı nefretle kınıyorum.
Ayrıca Özgür Özel’in, o andaki, çevresini sakinleştirici tavrını takdir ediyorum.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli olmak üzere, tüm siyasî sorumluların, Özgür Özel’i arayarak geçmiş olsun dileklerini iletmeleri, önemli ve anlamlıdır.
Her ne kadar, evlatlarının katili bir manyak tarafından gerçekleştirilmiş olsa da bu saldırı bir provokasyondur. Arkasında, Türk siyasetini germeyi ve gündemi saptırmayı amaçlayan yapıların olduğunu söylemek için çok şey bilmeye gerek yok.
Saldırganın, “Yemek kartı istedim, CHP üyesi olmadığım için vermediler. Özgür Özel’in gençleri sokağa çağırmasına sinirlenmiştim…” yollu beyanları boş laftır.
Öz evlatlarını katleden, ama doktor raporlarına göre ‘akıl sağlığı yerinde’ olan bir manyağın, gençlerin sokağa çağırılması noktasında hassasiyet göstermesini beklemek, tekeden süt sağmaya çalışmaktır. Geçiniz…
Özgür Özel’e yapılan saldırı, açık bir provokasyondur. Türk Emniyeti ve MİT, bu işin arkasında hangi güçlerin olduğunu mutlaka bulup çıkarmalı, bulduğu gerçekleri Özgür Özel’le ayrıntılı şekilde paylaşmalıdır.
Olayın perde gerisindekilere dair bilgilerin, uygun olan kısmı, Türk kamuoyu ile de paylaşılmalıdır.
Nihat KAŞIKÇI
office@sozmedia.ro
Soz Haber
www.sozmedia.ro
#spor #turkey #bilgiler #gazete #bilgi #siir #sektör #fabrika #turkiye #sondakikahaber #galatasaray #kitap #kesfet #ekonomi #medya #hayat #akparti #chp #bilim #politika #teknoloji #insaat #sondakikahaberler #sanat #halk #ekonomist #almanya #sevgi #azerbaycan #para #ticaret #TV #Radyo #dergi #sağlık #emlak #siyaset #medya #kültür #seyahat #yazarlar # yasam #otomobil #