2025 VEHBI KOÇ ÖDÜLÜ 0=1 DINI’NE VERILMELI!

Günümüze kadar herhangi bir sermaye grubu herhangi bir dine ödül vermemiş olması bir gerçektir. Ancak postmodern bir anlayışla, önümüzdeki yıllarda Vehbi Koç Ödülü’nün “0=1 Dini”ne verilmesi yeni bir akım başlatabilir ve bu da kanımca oldukça anlamlı olacaktır. Böyle bir ödül kuşkusuz, Taylan Kara’nın Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1 eserinde tariflediği ve sonraki serilerinde anlamını daha da derinleştirdiği “Ahmaklaştırma Enstitüsü” kavramına yeni bir anlam ve ivme kazandıracaktır. Hiç kuşkusuz bu enstitü, kapitalizmin en etkili kontrol ve eğitim merkezidir.

Her dinin çıkış noktası; reel dünyadaki “çaresizliğe” zihinde oluşturulan inanç yoluyla çare üretmek olsa da günümüz ölçeğinde bir dinin yüceliği, içinde barındırdığı çelişkiler ile doğru orantılıdır. Yani, bir din ne kadar çok çelişki içeriyorsa o kadar gerçekçi ve makbuldür. Bu açıdan; kurucusu, sevk ve idaresi bizzat benim tarafımdan yürütülen 0=1 Dini, “0=1 çelişkisi” üzerine inşa edilmiştir. Bu sağlam temelli çelişki, her çelişkiyi üretecek kabiliyette olup üretilen çelişki topluluğunu aşabilecek başka bir topluluk olamayacağından “0=1 Dini”nden daha inandırıcı, ulvi ve yüce başka bir din yoktur ve olmayacaktır da.

Yapısı gereği “0=1 Dini”ne göre Hz. İsa hem peygamber hem de peygamber değildir. Hz. Ali hem yaşıyor hem de ölmüştür. Daha ötesi, bu din kendisinin varlığını da yokluğunu da inkâr edebilir. İnkârı da inkâr edebilir. Daha da fazlası, bu din hem vardır hem de yoktur.

Böyle bir giriş yazısı bazı okurlar için tuhaf ve anlaşılmaz gelebilir ancak açıklandığı gibi konu, “anlaşılmazlık” üzerine inşa edilen postmodernizm düzleminde anlaşılmaya çalışıldığında anlaşılır olacaktır. Anlaşılmasa bile okurun “0=1 Dini” ve “Ahmaklaştırma Enstitüsü” gibi iki kavramı yeni ve müthiş bulacağı kesindir!

Aslında bu haftanın köşe yazısı konusunu, 2500 yıl kadar önce işlenen bir cinayete (rivayet, şu ya da bu, her neyse!) neden olan ve bugünkü bakış açısıyla matematiğin ilk krizi olarak değerlendirilen bir problemden üretilen “Kare biçiminde ve büyüklüğü iki kilometre kare olan bir şeftali bahçesi bulunabilir mi?” sorusunu tartışmaya açmayı planlamıştım. Ancak yaşam akışı içerisinde dayatılan “güncellikler” nedeniyle, köşenin konusu “ödül” ve bununla bağlantılı konular oldu.

Yukarıda sorunun anlamının daha iyi anlaşılabilmesi için soruda geçen “iki” ifadesinin yerine “bir”  alarak elde edilecek mukaddem bir soruyu tartışmak anlamlı olacaktır. Yani, “Kare biçiminde ve büyüklüğü bir kilometre kare olan bir şeftali bahçesi bulunabilir mi?” sorusu anlamsız olmayacaktır.

Ayrıca bu sorulardan birinin yanıtının bilinmesinin diğerinin yanıtını nasıl etkileyebileceği üzerinde de düşünülmelidir.

Yukarıdaki sorulara verilecek yanıtın arammasıda kavramsal yaklaşımın arkasındaki temel fikir, elbette mutlak ölçümün “anlık” olacağıdır. Bunu söylerken “an”ın reel bir gerçeklik olmamasına karşın zihinsel bir gerçeklikle daha uyumlu olduğunu söyleyerek belirli bir çekingenlik içerisinde garantiye almakta bir istikrar olabilir. Bu ve benzeri sorulara binlerce yıl önce yanıt verilmiş olsa da bazı tatminsizlikler nedeniyle farklı yanıtlar aranmaya devam ediliyor olması, felsefeye farklı bakış açılarını tetiklemenin yanında “sonsuzluk” kavramını da belirli açılardan kontrol altına almıştır.

Neyse, felsefe konusuna fazla girmeden ödül konusu çerçevesinde reel kavgaya girerek “Biz aydınız” diyenlere “Hayır, sizler hadım edilmiş aydınlarsınız” diyebilelim.

BİR MİLYON DOLARLIK MATEMATİK PROBLEMİ

Matematik Dünyası dergisinin 2003-1 sayısında “Bir Milyon Dolarlık Soru” başlıklı bir yazıda, Clay Matematik Enstitüsü’nce seçilen yedi adet matematik probleminden birini ilk çözen kişiye bir milyon dolar verileceği yazıyordu. Bu problemlerden bir tanesi, matematik camiasında Poincare Sanısı olarak bilinir. Adı geçen yazıda bu problem teknik olarak tanıtılmıştı. Aynı derginin bir sonraki sayısında milyon dolarlık bu ödüle tepkimi dile getirdiğim “Taahhütname” başlıklı yazımda, matematik sorusunun bu reklam formatıyla tanıtılmasını eleştirerek şunu belirtmiştim: “Matematikçiler; problem başına bir milyon dolar konmasına, matematiğin halk nezdindeki itibarını yükselteceğini düşünüp mutluluk duyabilirler ama daha derine bakacak olurlarsa matematiğin parayla ölçülmesine üzülmelidirler. Matematik, dünyanın tüm dolar ve altınlarından çok daha kutsal ve değerlidir.” (Açıklama: Aslında matematik kutsal mutsal değildir ama gençlik heyecanlığıyla o zamanlar, yani 21 yıl önce, öyle yazmışım!)

Sonra ne mi oldu? 2007 yılında Poincare Sanısı’nı çözen Rus matematikçi, Clay Matematik Enstitüsünün “Dünya Matematik Kongresine gel kardeşim, bir milyon dolarını verelim.” davetine verdiği yanıt şu oldu: “Sirklerde sergilenecek hayvan değilim.” Böylece bir milyon doları reddetti. Daha doğrusu Poincare, Ahmaklaştırma Enstitüsü’nü madara etti. Bu enstitüyü madara eden bir başka matematikçi Alexander Grothendieck de bambaşkadır ve bu matematikçi, bu köşede bir gün mutlaka tanıtılmalıdır.

VEHBİ KOÇ ÖDÜLÜ VE SOSYALİSTLERİN DURUŞU

Koç Holding’in fabrikasında işçi, hastanesinde doktor, üniversitesinde öğretim üyesi olarak ya da Rahmi Koç’un şoförü olarak çalışılabilir. Holding üniversitelerinde öğrenci olunabilir ve bu holdinglerden öğrenci bursu da alınabilir. Çünkü bunun haklı temel dayanağı, halka ait olan Koç Holding sermayesinin, kapitalist kurallar içerisinde gasp edilmiş halka ait olmasıdır. Buna karşın „Vehbi Koç Ödülü” hiçbir sosyalistin değildir. Sermaye sınıfının ödülünü alan her sosyalist, sermayenin -Taylan Kara’nın dolaylı ifadesiyle- halka yöneltilmiş tabancasının „kör-sol kurşunu„dur.

Bu sınırlı köşe, kör-sol kurşununu teorik bir düzlem çerçevesinde açıklayacak yeterlikte değildir ama okuyucunun konuyu kavrayacağından şüphem yoktur. Kör-sol kurşunlar, genellikle sermaye sınıfı tarafından istihdam edilen entelektüellerden ve konusunda uzman olan elitlerden seçilir. Böyle bir seçim, sol mücadelenin yarattığı kültür ve sanat birikiminin halkı kontrol edebilmek için mutlak bir gereklilik olduğunu oldukça iyi bilirler.

Kapitalizmin birimleri; Nazım Hikmet’i, Sabahattin Ali’yi ya da Aziz Nesin’i de kör-sol kurşun yapmak ister ama güçleri yetmeyebilir. Ancak yılgınlığa da kapılmazlar. Nazım Hikmet yerine Genco Erkal’ı, Sabahattin Ali yerine Filiz Ali’yi ve Aziz Nesin yerine Ali Nesin’i kör-sol kurşun yaparlar. 2015 Vehbi Koç Ödülü’nü Matematik Köyü adına alan Ali Nesin, tören konuşmasında “Aziz Nesin ve Vehbi Koç, aynı istikamette mücadele vermiş medeniyet savaşçılarıdır.” diyordu. Yalçın Küçük ve Yılmaz Güney yerine kör-sol kurşun olarak istihdam edecek birilerini henüz bulamamış olsalar bile bu konuda Ahmaklaştırma Enstitüsü’nde çalışmaların sürdürüldüğünden de kuşkum yok. Sabahattin Ali’nin kitaplarını yayımlayan halk düşmanı kapitalizm, dolaylı da olsa sosyalist yazarı kör-sol kurşunu yapmayı dener. Bu arada, aklımdayken sorayım, Yılmaz Büyükerşen ve İlhan Tekeli!.. Koç Ödülü’nü kabul edecek kadar seviyenizi neden düşürdünüz?.. Bu kadar mı sermayenin şevkatine ihtiyacınız vardı? İlhan Tekeli ödül konuşmasında; “Bu ödül içimi ısıttı.” diyordu.

“Sen ne diyorsun kardeşim, Aziz Sancar da Vehbi Koç Ödülü’nü almıştır.” diyenler, ne denmek istedilğini anlamamışlardır.

Vehbi Koç Ödülü’nü alan herhangi bir edebiyatçı, sanatçı ya da bilim adamının ödül alma töreninde, Koç’un kendini tarifleyen bağımsız eksenlerden biri olan 12 Eylül Cuntasının faşist lideri Kenan Evren’e yazdığı mektubundan bahsedebilir mi? Bahsedemez çünkü ya kişiliği hasar görmüş ya da o mektubun ne dediğini anlayabilecek sınıf bilincinde değildir. Bu ve benzeri ödülleri alanlar izole oldukları rakı masalarında “domuzdan kıl koparmak kârdır” diyerek, domuzluk yapmasınlar!

Sermaye sınıfınca edebiyat, sanat, felsefe ve bilim alanında verilen ve yukarıda bahsedilen benzer ödülleri alan herkes, bir devrimcinin idam sehpasını çeken cellattan daha iyi bir konumda olmadığı gibi Ahmaklaştırma Enstitüsü aracılığıyla kapitalizmin emniyet supablarıdır.

Son olarak Koç Holding’i 2025 Vehbi Koç Ödülü’nü 0=1 Dini’ne vermeye davet ediyorum…

Ahmaklaştırma Enstitülerini yıkacağız, sermaye sınıfının ödüllerini sermayenin başlına çalacağız.

Yaşasın Devrim, Yaşasın Sosyalizm!..

SURSA:https://www.birgun.net/makale/2025-vehbi-koc-odulu-0-1-dinine-verilmeli-553856

Lasă un răspuns