2019’un en önemli beş ekonomi gündemi!
Standard Chartered” bankası geçtiğimiz günlerde ilginç bir rapor yayınladı. Raporda, 2018 boyunca müşteri toplantılarında tartışmalara hâkim olan konular ve 2019 beklentileri tartışılmakta. Miktarsal genişleme döneminin sonu, ABD-Çin ticaret savaşı senaryoları, küresel kaldıraç riskleri, petrol fiyatlarına duyarlılık ve Asya’nın küresel büyümeyi yönlendirmedeki egemenliği ana başlıklar. Söz konusu raporda en çok kullanılan grafiklerle beraber bu konuların 2019 görünümü odakta. Avrupa’dan gelen zayıflık belirtileri ve ABD’de “şeker yüklemesi” sonrası beklenen yavaşlamaya rağmen Asya’nın küresel büyümeyi yönlendirmedeki baskınlığı, 2019-20’deki küresel GSYİH büyümesine ilişkin görece kurumun iyimser bakış açısını korumasında önemli bir etken.
Miktarsal genişlemenin sonu listenin başında
İlk beş konu içinde en çok tartışılan, “miktarsal genişleme dönemi sonu” grafiği. Aynı grafik 2018 raporunda da ana temalar arasındaydı. Şekil 1’de gösterildiği gibi, on yıl süren “miktarsal genişleme dağları” dönemi, para politikasının iletim kanalını yeniden dengeleme yoluyla varlık fiyatlarının desteklenmesine ve kötü haberlere verilen piyasa yanıtlarının yumuşamasına yardımcı oldu. ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) bilançoları grafikte birleşmiş durumda. Bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam düşüşün zirvesi, kurumun tahminine göre, 2019 ilk çeyrek sonunda gerçekleşecek.
Şekil 1: Büyük merkez bankalarının bilançoları muhtemelen 2019’da daha da daralacak
ABD-Çin Ticaret Savaşı: Üç adımda
Kötüleşen bir ticaret savaşı senaryosu, hem ABD hem de Çin için kayıpların artacağı bir durum. BU senaryoda cevabı bilinmeyen tek soru kimin daha fazla kaybedeceği. ABD kaynaklı talep Çin’in GSYİH’sinin yaklaşık % 3’ünü; Çin kaynaklı talep de ABD’nin GSYİH’sinin % 1’ini oluşturuyor. Diğer ekonomiler üzerindeki etki açısından, durum daha da karmaşık. Çünkü Çin tedarik zinciri yoluyla ABD’ye daha az mal satma konusunda kayıplar yaşayan birçok ekonomi de, ABD’nin yarattığı talep kaymasından faydalanacak.
- Adım 1: Çin’in tedarik zincirindeki ülkeler üzerindeki etkisi (olumsuz). Çin’den ABD’ye yapılan tüm ithalatlarda % 25’lik bir tarife varsayılabilir. Bu, diğer ülkelerin Çin’e yaptığı ihracatta nihayetinde ABD’ye bağlı % 40’lık bir düşüşe yol açıyor.
- Adım 2: Diğer ülkelere yönlendirilen ABD talebinin doğrudan etkisi (olumlu). Çin’in rakipleri, yönlendirilen ABD talebinden yararlanacaklar ve ABD’ye mevcut ihracat paylarıyla orantılı olarak daha fazla mal satacaklar. ABD’ye yapılan ihracatta y / y azami% 20 artış mümkün görünüyor.
- Adım 3: Yönlendirilen ABD talebinin Çin’e rakip ülkelerin tedarik zincirleri üzerindeki dolaylı etkisi (olumlu). ABD’nin talebi Çin yerine başka ülkelere yöneldikçe, bu ülkelerin ihracatını besleyen ve halen Çin’in de ihracat tedarik zincirinde bulunan ülkeler de fayda sağlayacak. Fakat yine de, Çin’in ABD’ye ihracatındaki düşüşün% 40’ının başka bir yere yönlendirilmesi olası değil.
Bu senaryoda kazanan ülkeler Vietnam, Meksika, Malezya, Tayland ve Kanada.
Şekil 2: ABD-Çin ticaret savaşından kazananlar olarak Vietnam, Meksika, Malezya ve Tayland ortaya çıkabilir
Artan fonlama maliyetleri ortamında kaldıraç
- Çin’in kaldıraç mücadelesi (borç sorunu), büyük ancak yönetilebilir nitelikte. Bununla birlikte, bu konu, 2017’den 2018’in ilk yarısına kadar gündemde değil. Fakat 2010 yılına kıyasla 2020’de gerçek GSYİH’yi iki katına çıkarma hedefi yerine getirildikten sonra bu sistemik risk sorunu yeniden ön plana çıkacak.
- Çin’in politika belirleyicileri, 2017’de kaldıraç artışını kontrol altına almasalardı, hane halkı sektörü önümüzdeki yıllarda sistemik sorunlar riski yaratarak sürdürülemez derecede yüksek bir borç büyümesi görmeye devam etmiş olacaktı. Bu, ekonominin yavaşlamasıyla mücadelede öncelikli bir seçenek olarak halen mevcut olan emlak sektörü sıkılaştırma önlemlerinin neden gevşetilmeyeceğinin açıklayıcısı zaten.
- ABD hane halkı sektörü 2007 yılına göre çok daha sağlıklı bir durumda ve toplam borç / GSYİH oranı 2007 zirvesine yılına göre 22 puan daha düşük. ABD kurumsal kesiminin borç / özsermaye oranı küresel olarak en yüksek oranlardan biri olsa da, ABD’nin borç / GSYİH oranı Çin’in yarısı kadar.
- Güney Kore, Malezya ve Avustralya hane halkının kaldıraç oranını artırmasına göz yumarken, Hong Kong ve Singapur, makro-ihtiyati politikalar uygulamanın avantajlarından yararlanıyor. Bu da gelecek yıllarda daha yüksek finansman maliyetlerine daha dayanıklı olmalarını sağlayacak.
- Hindistan ve Endonezya’nın hane halkı borçlarıysa hala düşük. Finansal derinleşme daha sağlıklı şekilde tüketici kredisinde artış üzerinden GSYİH büyümesini sağladığı ve hane halkını şoklara karşı daha esnek hale getirdiği için bu durum bu iki ülkenin gelecek yıllarda gücü haline dönüşebilir.
Şekil 3: Küresel kaldıraç ısı haritası (kilit ekonomiler) – Çin’in kurumsal borç oranı sabitlendi ve hane halkı borçlarındaki büyüme yavaşlıyor
Petrol fiyat duyarlılığı analizi
Petrol piyasasındaki sürdürülebilir yedek kapasitenin 2008’den bu yana en düşük noktaya düşmesi nedeniyle 2018’in sonlarında ve 2019’un başlarında olası bir yükseliş endişesiyle vardı. Son dakika muafiyetlerinin ardından ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar sonrası, petrol piyasasındaki bolluk petrol fiyatlarını yeniden “altın denge” aralığının alt sınırına çekti.
Şimdi önemli olan, mevcut petrol fiyatlarının sürdürülemez derecede düşük olduğu ve ABD’deki yüksek maliyetli kaya gazı üreticilerin üretimlerinin düşmesine neden oluşu. Ayrıca, 2018’deki ABD petrol talebinin günlük 22 milyon varilin hemen altında rekor seviyede bir yıllık orana ulaşması ile birlikte gerçek talep halen güçlü görünüyor. Son zamanlarda 26 ekonominin petrol fiyatlarındaki keskin bir harekete karşı duyarlılığı analizine bakınca petrol piyasalarının değişken doğası nedeniyle herhangi bir zamanda petrol fiyatlarında yükselişin potansiyel bir risk olduğu ortaya çıkıyor.
Şekil 4’te listelenen ekonomilere ek olarak, güçlü analitik sonuçlar vermeyen, ancak petrol fiyat dinamikleri konusunda duyarlı olduğunu bilinen diğer ekonomiler arasında Hindistan, Nijerya, Kenya, Senegal ve Angola bulunuyor.
Şekil 4: %10’luk petrol şokunun GSYİH büyümesi, enflasyonu ve cari denge/GSYH üzerindeki etkisi
Asya küresel büyümeye hakim
2019’da büyük bir küresel yavaşlama beklentisi olmayışının nedenlerinden biri, Asya’nın küresel büyümeye katkısının egemenliği. Asya ve Çin’in küresel büyümeyi özellikle güçlendirmelerini beklenmeli. Çin, PPP cinsinden nominal GSYİH ile ölçüldüğünde, dünyadaki en büyük ekonomi ve 2018’de% 19’luk bir paya sahip. Daha da önemlisi, Çin ve Çin hariç Asya ve Japonya (AXCJ) şu anda küresel büyümeye % 60 katkıda bulunmakta ki bu rakam 2010’daki % 50’nin üzerinde. Beklentilerin üzerindeki bu performans, kısmen diğer bölgelerden, özellikle de euro bölgesinden gelen yavaşlamayı telafi ediyor halen. 2020’ye gelindiğinde, dünya nüfusunun çoğunluğu orta sınıf olarak sınıflandırılacak. Asya, Batı’nın orta sınıfı durağanlaştığında bile orta sınıf nüfusta artışa önderlik edecek.
Şekil 5: Büyüklük PPP açısından dünya GSYİH büyümesine 2019 tahmini yüzde katkıyı; gölge, geçmiş 5 yıllık ortalama ile katkı oranını; yüzde, 2018’de dünya GSYİH büyümesinin tahmini payını temsil ediyor.