OYAK’ın British Steel operasyonunun perde arkasında ne var?.

Son günlerde gündemi en çok meşgul eden konulardan biri OYAK‘ın şirketi Ataer Holding‘in British Steel‘i almak için ön anlaşma imzaladığı haberi oldu. OYAK’ın, 6 yıldır taliplisi çıkmayan, zamanında Tata Steel’in 1 sterline meşhur akbaba fonu Greybull Capital’e devrettiği, iflas etmiş bir firmayı alıp milyonlarca dolar yatırım yapmaya çalışması soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Sabah Gazetesi yazarı Dilek Güngör yıllar önce ÜLKER’in benzer aşamalardan geçtiğini ve zamanla borçlarını ödemekte zorlandığını yazdı. Güngör, ÜLKER örneğinden yola çıkarak „OYAK, yarın öbür gün çıkıp da ‘İngiltere‘de bir şirket kurdum. Ataer Holding’in hisselerini de oraya devrettim’ der mi? Yani Erdemir ve İsdemir İngiliz menşeli bir şirketin kontrolüne geçer mi? Sonra Erdemir bankalara gidip ‘5.8 milyar TL krediyi yapılandırın, yoksa ödeyemem’ diye çıkar mı?” ifadeleriyle OYAK’ın British Steel operasyonundaki kafa karıştıran soruya dikkat çekti!

İşte Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör’ün „Erdemir İngiltere‘ye taşınır mı?” başlıklı köşe yazısı:

Hani klişe bir laf vardır, „Dünyayı İngilizler yönetir” diye…

Sanırım ondan dolayı bizim Türkler, Britanya’yı pek bir sever. Ev almak isteyen de global şirket olmak isteyen de bankacılık yapmak isteyen de soluğu İngiltere’de alır. Hatta yeni parti kurmayı planlayan siyasiler bile kariyer planlarını önce Londra‘yla paylaşır.

Geçenlerde OYAK‘ın şirketi Ataer Holding‘in British Steel‘i almak için ön anlaşma imzaladığı haberini görünce bizim Türkler’in İngiltere aşkını hatırladım.
Hepimizin çikolatalı gofretle tanıdığı Murat Ülker‘in küresel şirket olma sevdası aklıma geldi.

Nasıl başlamışlardı?

Biliyorsunuz, Ülker 2007’de Godiva’yı 850 milyon dolara aldı. Arkasından ABD’li DeMet’s Candy’ye Aralık 2013’te 221 milyon dolar ödedi. Kasım 2014’te United Biscuits’i 3 milyar dolara satın aldı. Bitmedi… Aralık 2017’de International Biscuits Company hisselerine talip oldu. Yine aynı yıl United Biscuits ürünlerinin dağıtım hakkını elinde tutan UI Mena B.V şirketine 56 milyon dolar saydı.

Kazakistan’da Hamle Company şirketini de aldı. Her satın almada Yıldız’ı biraz daha parladı. Borsadaki hisseleri coştu, adı basında ‘dünya şirketi’ diye lanse edilmeye başlandı.

Tam biz „Vayyy, çılgın Türk’e bak…

İşte Türkiye’nin global yüzü” diye göğsümüzü kabartırken önümüze bir açıklama düşüverdi. „Her lokmada mutluluk vaat ediyoruz” falan filan diyerek 5 milyar dolar sermayeyle Pladis adıyla İngiltere’de bir şirket kurduklarını söylediler. Sonra Godiva, United Biscuits, DeMet’s ve Ülker’i tek çatıda birleştirdiklerini anlattılar. Bu operasyonda, Ülker Bisküvi’nin yüzde 51’lik hissesi Pladis’e transfer edildi. Ciro yapan şirketlerin holding binaları burada dururken kasaları Londra’ya gitti. Anlayacağınız, gofreti İngilizler yedi, çöpü bize kaldı.

Daha sonra ne mi oldu?

Global dev olmak için yüzde 60 öz kaynak kullanıp, yüzde 40 kredi çeken Murat Ülker, borçlarını ödemekte zorlandı.

8.5 milyar dolarlık borcunun yapılandırılması için Türk bankalarına mektuplar yazdı. Uzun görüşmeler sonucu 6.5 milyar dolarlık yapılandırmaya gitti.
Bunları niye anlattım.

Meşhur deyimdeki gibi, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek istemem.

Fakat OYAK’ın British Steel operasyonu bana bu öyküyü hatırlattı.

Şimdi düşünüyorum…

6 yıldır taliplisi çıkmayan, zamanında Tata Steel’in 1 sterline meşhur akbaba fonu Greybull Capital’e devrettiği, iflas etmiş bir firmayı alıp milyonlarca dolar yatırım yapmaya çalışan OYAK, yarın öbür gün çıkıp da „İngiltere’de bir şirket kurdum.

Ataer Holding’in hisselerini de oraya devrettim” der mi? Yani Erdemir ve İsdemir İngiliz menşeli bir şirketin kontrolüne geçer mi? Sonra Erdemir bankalara gidip „5.8 milyar TL krediyi yapılandırın, yoksa ödeyemem” diye çıkar mı?

sursa:   ahaber

Lasă un răspuns